
EYVAH! PANİK ATAKMIYIM?
Panik atak, beklenmedik bir anda ve herhangi bir yerde aniden ortaya çıkan, yoğun derecede hissedilen korku, kaygı ve endişenin bir arada yaşandığı panik nöbet durumudur. Günümüzde yaşam koşullarının zorlaşması, yaş grubuna göre sorumluluk ve stresin artması, özellikle sınavlara hazırlanan öğrencilerde sınav stresinin yoğun olarak hissedilmesi gibi koşullar bu hastalığın tetikleyicisi olmuş ve yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada tehlike olarak algılanabilecek boyuta ulaşmıştır.
Panik atak sendromu nedensiz yere aniden ortaya çıkabilmektedir. 18–25 yaş arasında daha yoğun olarak görülen ataklar, 30–40 yaş arasında ise daha ciddi boyutta kendini gösterebiliyor.
Panik atak durumu kişinin normal yaşamını sürdüremez hale gelmesine dahi neden olabilmektedir. Krizler ve ölüm korkusu gibi nedenlerden dolayı hasta sürekli yanında birini bulundurma gereksinimi hisseder, hatta evden çıkamaz hale gelebilir, bunun nedeni sürekli başına kötü bir şey gelebileceği ve kimsenin ona yardım etmeyeceği endişesidir. Kaçınmalar çeşitli boyutlarda olabilmekte, sendromu yaşayanlar bu endişe karşısında okulunu, işini, sosyal yaşantısını bırakmak zorunda kalabilmektedirler.
Panik atak sendromunda görülen fiziksel belirtilerden bazıları; göğüs ağrısı, mideye bir şey çöküyor hissi, avuç içlerinde terleme, her tarafta sıcaklık hissetme, hızlı ve şiddetli kalp atışları, hızlı nefes alıp verme, ellerde titreme, diz ve bacaklarda güçsüzlük, ağız kuruluğu, boğazda yumruk hissi, göğüste basınç, göz kararması, gerçek dışılık hissi (rüyada gibi), açık olarak (net olarak) düşünememe, bulanık görme, kısmen felce uğramışlık duygusu, ellerde, ayaklarda ve yüzde karıncalanma gibi durumlardır.
Bu belirtiler neticesinde panik atak krizi kişiye öylesine yoğun bir korku ve rahatsızlık duygusu yaşatır ki; ölmek üzereyim, kalp krizi geçiriyorum, nefes alamıyorum, felç olabilirim, beyin kanaması geçiriyorum, aklımı yitireceğim şeklinde negatif düşüncelere kapılmasına neden olur.
Yukarıda da bahsedildiği gibi hastalık belirtileri fiziksel bir rahatsızlıkmış gibi kendini gösterdiği için hastalığın asıl teşhisini koymak zorlaşmaktadır. Panik atak tedavisi mümkün olan bir rahatsızlıktır; ancak önemli olan “Psikolojik” tanı koyulduktan sonra tedavi sürecine hastanın da katılımının sağlandığı seanslarla bu atağı yenmesini sağlayabilmektir. Tedavi birçok yöntemin kombine bir şekilde uygulanması ile daha çabuk sonuç verir. Sadece ilaçla ya da sadece terapi ile iyileşmesi nadirdir. En önemlisi de hastalık hakkında bilinçlenmedir. Bu süreçte atağı iyi tanımlamak, tedaviden asla kaçınmamak, mutlaka bir uzmandan yardım almak gerekir.
Bu yazının sonunda örnek olması açısından Shirley Babior-Carol Goldman’ın yazdığı “Panik Atak” adlı kitabında yer alan yaşanmış bir panik atak sendromuna yer vermek istedim.
RONELLE’İN HİKAYESİ
Panik atakla ilk kez 7. sınıftayken karşılaştım. Şimdi geçmişe baktığımda ayrılık düşüncesinin beni endişelendirdiğini, annemle babamdan uzaklaşmanın beni ne kadar korkuttuğunu anlıyorum. Kendimi çok fazla dinlerdim, hasta olmaktan da çok korkardım.
İlk atakta bir süre okula gitmedim. Sanırım o dönem en fazla agorafobi olduğum dönemdi, evden çıkmak bile sorun oluyordu. Bana gerçekten korkunç bir şey olacağına inanıyordum; örneğin, ölebilirdim, kalp krizi geçirebilirdim ya da daha korkunç bir şeyle karşılaşabilirdim. Panik atak gittikçe artıyordu. Bir terapiste gitmeye başladım ve okula geri döndüm. Ama sorunum okul hayatım boyunca peşimi bırakmadı.
Üniversiteye gitmek benim için çok önemliydi – yapabilecek miydim? Panik atağı daima okulla bağdaştırmıştım, okuldan ayrılınca panik atağın da kaybolacağına inanmıştım. Üniversite hayatım, ilk kez evden tam manası ile ayrıldığım ve her şeyin daha da kötüye gittiği bir süreç oldu. Eve çok sık gittim çünkü orası hala güvenli bir sığınaktı.
Oysa üniversiteden mezun olduğumda panik atak yok olmadı. “şimdi ne yapacağım? Hayatımı nasıl yaşayacağım?” diye düşünmeye başladığımda korkularım daha da arttı. Ne yapacağım konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Mezun olduktan bir yıl sonra geleceğim hakkında ciddi adımlar atmam gerektiğinde dertler başladı. Her zamankinden daha kötü olmuştum.
Kalp atışlarımın hızlanması ve nefes alamamak sorunlarımın en önemlileriydi. Çok hızlı nefes alıyordum ve şiddetli ağrılardan yakınıyordum. En sonunda, “panik konusunda bir şeyler bilen birisini” bulmam gerektiğini düşündüm. Büyük bir depresyona girmiştim ve artık bu panik atakla uğraşacak halim kalmamıştı. Her yerde huzursuzdum, artık evde bile kendimi güvende hissetmiyordum.
Panik konusunda uzmanlaşmış terapistler bulduktan sonra, bu hastalığı yenebileceğim kanısına vardım. Nasıl nefes alınacağını öğrenmem benim için en önemli değişiklikti. Nefes almayı bilmediğim için panik atak yaşadığımı anlamam beni güçlendirdi.
Yavaş yavaş daha da iyi oluyordum. Kendi kendime aklımdan geçenleri bedenimin aslında yaşamadığını telkin ediyordum. Gerçekte neler olduğunu gözlemliyordum. “Hayır, ortada korkunç bir durum yok. Her şey yolunda” diye düşünmeye başlamıştım. Doğru şeyleri yaptığım halde, beynime yanlış mesajlar gönderdiğimi öğrenmek çok ilginçti. Şimdi kendime “her şey yolunda, gergin ve stresliyim ama paniklemeyeceğim” demeyi öğrendim.
Bugün öğrendiklerimi otomatik olarak uygulayabiliyorum. Aklıma gelen en kötü düşüncelere cevap verebiliyorum. Benim düşünceme göre, iyileşmenin birinci şartı uzmana gitmek ve kendi kendinizi eğitmek. Size olanların nedenini bilmek çok rahatlatıcı bir duygu. Eskiden korktuğum şeylerin korkulmaması gereken şeyler olduğunu artık biliyorum ve korkmuyorum!
Başkaları başardı sizde başarabilirsiniz!
Sonay AYDIN
Kültür Akademi Rehberlik Uzmanı
Babası hayatta olmayan, ailesinin ekonomik durumu nedeniyle iyi eğitim fırsatı bulamayan öğrencileri, ilköğretim 4'üncü sınıftan başlayarak lise son sınıfa kadar parasız yatılı okutan ve yabancı dille eğitim veren Darüşşafaka Eğitin Kurumları için 29 Mayıs'a kadar başvuru yapılabilecek.
Şimdi Düşünme Zamanı-2009 İlköğretim Okulları Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğrenci Çalışmaları Sergisi , 27 Nisan’da açılacak.
Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) ve Yabancı Dil Sınavı(YDS) ile sınavsız geçiş için başvurular bugün sona erecek.
MEB SBS başvurularıyla ilgili bir açıklama yaptı. Buna göre SBS'ye başvuramayan veya önceden başvurmak istemediği halde karar değiştirerek başvurusunu yapmak isteyen öğrencilerimiz için ayrıca bir başvuru dönemi belirlenecek olup bu dönem ile ilgili tarihler daha sonra ilan edilecektir. Açıklama aşağıda yer almaktadır:
Danıştay 8. Dairesi, Devlet Parasız ve Yatılılık ve Bursluluk sınavı için başvuran öğrencilerden para alınmasının işlemini iptal etmesi üzerine Milli Eğitim Bakanlığı, bir açıklama yaparak DPY sınavlarından, sınav ücreti alınmayacağını bildirdi.
ODTÜ'nün her yaştan meraklıya bilimi yakından tanıma fırsatı sunduğu ''Bilim Şenliği''nin dördüncüsü başladı.
|